Yapay zeka insanlığın son başarısı olabilir mi?

Yayınlanma tarihi: 30.08.2021 19:49

Yapay zeka artık sadece bir film senaryosu değil. Öyle hızlı gelişiyor ki, daha şimdiden en ünlü ve en zengin teknoloji dâhilerini ikiye böldü.

Yapay zeka insanlığın son başarısı olabilir mi?
Nilgün Karataş

Yapay zeka (Artificial Intelligence – AI) ile ilk olarak Hollywood aracılığı ile tanıştık. İnsan gibi düşünen, insan gibi davranan robotlar, insanları yönetmeye kalkan, kendi bildiğini dikte eden sistemler aslında hiç de yabancısı olduğumuz konular değil. Ancak artık konu senaristin hayal gücü, yönetmenin bakış açısı diye filmlerle geçiştirilebilecek durumda değil. ABD’li bilgisiyar bilimcisi John McCarthy’nin yapay zeka terimini ilk kez kullandığı 1956 yılından bu yana bu alanda o kadar çok şey yaşandı ki, konu bilimkurgu filmlerini aşıp günlük yaşantımıza dahil oldu. İzlediğimiz filmler sayesinde robot, android gibi bazı yeni formlara kendimizi hazırlasak da bir anda akıllı makineler, nesnelerin interneti (Internet of Things – IoT) denilen bir sürü yeniliklerle tanıştık. Öyle ki, Konuya en uzak duranlarımız bile Google’ın Now’ı, iPhone’un Siri’si, Amazon’un Echo’su gibi sanal asistanlar sayesinde yapay zeka ile konuşur hale geldi.

Bir yandan roman yazanından film çekenine, hastane kayıtlarını analiz edeninden finansal hizmetler verenine kadar onlarca yapay zeka haberi alırken endişelerini dışa vuranları da duymaya başladık. İlk endişeler istihdam ile ilgiliydi; robotlar işimizi elimizden alacak, yapay zeka yüzünden milyonlarca insan işsiz kalacaktı. Şu anda yaptığımız bir iş var ve insanlık yeni meslekler geliştirme konusunda oldukça becerikli diye düşünmüş olmalıyız ki, bu uyarılar öyle büyük tartışmalar yaratmadı.

Bu konuda hatırladığım belki de ciddiye aldığım ilk uyarı dünyanın önde gelen bilim insanlarından Profesör Stephen Hawking’in Aralık 2014’te BBC’ye yaptığı açıklama oldu. Hawking, yapay zekanın çok geliştiğini ve faydalı olduğunu söylemekle birlikte insan zekasını geçebilecek bir düzeye gelmesinden duyduğu endişeyi de paylaşmıştı. ALS hastası olan bu dahi fizikçi Intel’e ait bir akıllı telefon klavye uygulaması olarak çalışan teknoloji sayesinde iletişim kurabildiği BBC muhabiri aracılığı ile “insana yetişebilecek ya da insanın zekasını geçebilecek bir şey yaratmak, çok ciddi sonuçlara yol açabilir. Yapay zeka, kendi kendini geliştirmeye devam edebilir ve hatta kendini yeniden biçimlendirebilir. Son derece yavaş bir biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, bu tür bir güçle yarışamaz. Yapay zeka, yeryüzünde insan ırkının sonunu getirebilir” mesajını veriyordu.

Hawking bu uyarı ile yetinmedi, sonraki yıllarda da yapay zeka konusundaki endişelerini sürekli dile getirdi. Hatta Mayıs 2016’da Independent gazetesine yaptığı açıklamada yapay zekanın potansiyel faydalarından söz ederken, bunun insan ırkının “son başarısı” olabileceğine dikkat çekti.

MUSK: EN BÜYÜK RİSK

Kimileri bu endişeler ile ‘çok erken’ dese de, kimileri ‘bunlar kuruntu’ diye nitelendirse de yapay zeka konusunda uyarılarda bulunan tek kişi Hawking değil. Apple’ın kurucularından Steve Wozniak, Microsoft’un kurucusu Bill Gates de yapay zeka konusuna temkinli yaklaşan isimlerden. Konuya endişe ile yaklaşan bir diğer isim de Elon Musk. Ki kendisi gerçek dünyanın Tony Stark’ı (Iron Man) olarak anılan bir teknoloji girişimcisi. Servetini PayPal’i kurup Ebay’a satarak elde eden, şimdilerde Tesla Motors ve Uzay Araştırma Teknolojileri Kuruluşu SpaceX şirketlerinin CEO’su olarak bir yandan insanlığı Mars’a taşıyacak roketleri diğer yandan dünyanın en hızlı ulaşım aracı olacak Hyperloop’u geliştiren Elon Musk, ne ilginçtir ki yapay zekanın hızlı gelişiminden korkuyor. Üstelik Musk, daha mart ayında insan beyni ve bilgisayarlar arasında doğrudan iletişim kuracak bir arayüz geliştirmek amacıyla Neuralink adıyla yeni bir şirket kurdu. Teknolojinin gelişimi konusundaki tüm bu çalışmalarına karşın Musk, birkaç yıldır yapay zeka konusunda uyarılarda bulunuyor. Son olarak geçtiğimiz ay ABD Ulusal Yerel Yöneticiler Birliği Yaz Toplantısı’nda yaptığı konuşmada yapay zeka için “medeniyetin karşı karşıya olduğu en büyük risk” tanımlaması yaparak, önleyici hamleler yapılması gerektiğini savundu.

Dahi girişimci Musk, Mars’ta koloni kurma hedefinin nedenlerinin birinin de ‘muhtemel bir yapay zeka ayaklanmasına karşı bir yedek plan oluşturmak’ olduğunu açıklarken şu uyarılarda bulundu:

  • “Yapay zeka insan medeniyetinin varlığına karşı temel bir risk taşıyor. İnsanlar sokaklarda insan öldüren robotların dolaştığını görmeye başlamadan bu sorunun farkına varamayacak çünkü şu anda her şey çok uçuk bir fikirmiş gibi duruyor.”
  • “Yapay zeka, tepkiyle değil önleyici düzenlemelerle kontrol altına almamız gereken nadir durumlardan biri. Çünkü tepki vermek istediğimizde artık çok geç olacağını düşünüyorum.”
ZUCKERBERG: KORKU TACİRLERİ

Musk’ın bu endişelerini ilk kez dile getirmiyordu. Ancak Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’ten “Korku tacirliğinden yoruldum” şeklinde bir yorum gelince, yapay zeka ile ilgili bir tartışma bir an da dünya gündemine oturdu. Facebook’taki canlı yayında, yapay zekanın hastalık teşhisi koyma ve araba kullanma gibi hayat kurtarıcı hizmetler vereceğini anlatan Zuckerberg, Musk’ın sözlerini hatırlatan bir soruya şu yanıtı verdi:

  • “Yapay zekanın bize zarar vereceğini söyleyenleri duyunca düşünüyorum ki teknoloji hem iyi hem de kötü şeyler için kullanılabilir. Yapay zekayı inşa ederken çok dikkatli olmak gerek. Ne için üretildiği ve nasıl kullanılacağı oldukça önemli. Fakat yapay zekanın geliştirilme sürecini yavaşlatmayı tartışanları hiç anlayamıyorum.”
Gelecekte inşa etmek istedikleri dünyada yapay zekanın önemli bir faktör olduğunu ve kendisinin bu teknolojiye iyimser yaklaştığını, ancak kıyamet senaryoları ile insanların korkutulduğunu dile getiren Zuckerberg’e, Musk’ın yanıtı ise gecikmedi. Musk, Twitter hesabı üzerinden paylaştığı “Mark’la bu konuyu konuştuk. Onun yapay zeka konusundaki kavrama kabiliyeti oldukça sınırlı” yorumu ile oldukça sert bir çıkışta bulundu.

Zuckerberg bu yoruma bir yanıt vermedi. Ancak birkaç gün sonra yaşanan bir gelişme, pek çok insana “Elon Musk haklı galiba” dedirtmeye yetti. Çünkü gelen haberlere göre; Facebook Yapay Zeka Araştırma Laboratuvarı’nda (FAIR) araştırmacılar, yapay zeka sayesinde birbirleri ile iletişim halinde olan bot’ların kendi aralarında bir dil geliştirdiğini fark etti ve bu nedenle makinelerin fişini çekti! Oysa bu chat bot’lar sadece İngilizce konuşacak şekilde programlanmıştı! Başlangıçta chat bot’lar diyalog becerilerini artırabilmeleri ve insanlar gibi pazarlık yapabilmeleri için serbest bırakılmıştı. Pazarlık yeteneklerini geliştiren ve blöf yapmayı öğrenen bot’lar ise bir süre sonra ise sadece kendilerinin anlayabileceği bir dil geliştirdi, kullandıkları kısaltmalar ve dilbilgisi araştırmacılara anlamsız gelse de botların anlaşabildikleri gözlemlendi. Elbette bu bir algoritma hatasıydı ancak Musk-Zuckerberg polemiği üzerine yaşanan bu son gelişme endişelerin boşu boşuna olmadığını da gösterdi.

Elbette yapay zeka insanların hayatını kolaylaştırmak amacıyla geliştiriliyor. Şimdilik basit komutlarla hesaptan hesaba para transfer eden, yol tarifi veren, hava durumunu bildiren ya da evde süt bitince online sipariş verebilen yapay zeka uygulamalarının yakın bir gelecekte çok daha önemli işler yapması bekleniyor. Örneğin; Google’ın hastaların tıbbi geçmişlerinin yüklendiği ve şu anda meme kanseri teşhisinde yüzde 89’luk bir başarı oranı yakalayan yapay zeka programın, bir pataloji öğrencisi gibi öğrenmeye devam ettiği ve ileride tıp uzmanlarına asistanlık yapabileceği söyleniyor. Birbirleri ile iletişim kuran akıllı makineler sayesinde acil yardım ve tıbbi müdahalelerde zaman kaybının önlenebilmesine yönelik bir sürü araştırma yürütülüyor.

Şu an için bu teknolojilerde yolun çok başında olduğumuz ortada. Bilim kurgu filmlerindeki yapay zeka uygulamalarına uzak olduğumuz da bir gerçek. Şimdilik böyle. Ancak teknoloji çok hızlı gelişiyor, yapay zeka uygulamaları da çok hızlı ilerliyor. Belki de insanlığın yapay zekanın yapabilecekleri kadar, yapay zekanın yapmaması gerekenleri de konuşması için en doğru zaman. Öyle ya, yapay zekanın ne kadar zeki olmasını istiyoruz? Kendi kendini kontrol edebilen, kendi kendini güncelleyebilen bir yapay zekaya ne kadar güvenmeliyiz? Bunun bir sınırı var mı? Bir sınır konulmalı mı? Sizce de yapay zeka etiği ve yapay zeka yasalarını konuşmanın vakti gelmedi mi?

Yapay zeka (Artificial Intelligence – AI) ile ilk olarak Hollywood aracılığı ile tanıştık. İnsan gibi düşünen, insan gibi davranan robotlar, insanları yönetmeye kalkan, kendi bildiğini dikte eden sistemler aslında hiç de yabancısı olduğumuz konular değil. Ancak artık konu senaristin hayal gücü, yönetmenin bakış açısı diye filmlerle geçiştirilebilecek durumda değil. ABD’li bilgisiyar bilimcisi John McCarthy’nin yapay zeka terimini ilk kez kullandığı 1956 yılından bu yana bu alanda o kadar çok şey yaşandı ki, konu bilimkurgu filmlerini aşıp günlük yaşantımıza dahil oldu. İzlediğimiz filmler sayesinde robot, android gibi bazı yeni formlara kendimizi hazırlasak da bir anda akıllı makineler, nesnelerin interneti (Internet of Things – IoT) denilen bir sürü yeniliklerle tanıştık. Öyle ki, Konuya en uzak duranlarımız bile Google’ın Now’ı, iPhone’un Siri’si, Amazon’un Echo’su gibi sanal asistanlar sayesinde yapay zeka ile konuşur hale geldi.

Bir yandan roman yazanından film çekenine, hastane kayıtlarını analiz edeninden finansal hizmetler verenine kadar onlarca yapay zeka haberi alırken endişelerini dışa vuranları da duymaya başladık. İlk endişeler istihdam ile ilgiliydi; robotlar işimizi elimizden alacak, yapay zeka yüzünden milyonlarca insan işsiz kalacaktı. Şu anda yaptığımız bir iş var ve insanlık yeni meslekler geliştirme konusunda oldukça becerikli diye düşünmüş olmalıyız ki, bu uyarılar öyle büyük tartışmalar yaratmadı.

Bu konuda hatırladığım belki de ciddiye aldığım ilk uyarı dünyanın önde gelen bilim insanlarından Profesör Stephen Hawking’in Aralık 2014’te BBC’ye yaptığı açıklama oldu. Hawking, yapay zekanın çok geliştiğini ve faydalı olduğunu söylemekle birlikte insan zekasını geçebilecek bir düzeye gelmesinden duyduğu endişeyi de paylaşmıştı. ALS hastası olan bu dahi fizikçi Intel’e ait bir akıllı telefon klavye uygulaması olarak çalışan teknoloji sayesinde iletişim kurabildiği BBC muhabiri aracılığı ile “insana yetişebilecek ya da insanın zekasını geçebilecek bir şey yaratmak, çok ciddi sonuçlara yol açabilir. Yapay zeka, kendi kendini geliştirmeye devam edebilir ve hatta kendini yeniden biçimlendirebilir. Son derece yavaş bir biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, bu tür bir güçle yarışamaz. Yapay zeka, yeryüzünde insan ırkının sonunu getirebilir” mesajını veriyordu.

Hawking bu uyarı ile yetinmedi, sonraki yıllarda da yapay zeka konusundaki endişelerini sürekli dile getirdi. Hatta Mayıs 2016’da Independent gazetesine yaptığı açıklamada yapay zekanın potansiyel faydalarından söz ederken, bunun insan ırkının “son başarısı” olabileceğine dikkat çekti.

MUSK: EN BÜYÜK RİSK

Kimileri bu endişeler ile ‘çok erken’ dese de, kimileri ‘bunlar kuruntu’ diye nitelendirse de yapay zeka konusunda uyarılarda bulunan tek kişi Hawking değil. Apple’ın kurucularından Steve Wozniak, Microsoft’un kurucusu Bill Gates de yapay zeka konusuna temkinli yaklaşan isimlerden. Konuya endişe ile yaklaşan bir diğer isim de Elon Musk. Ki kendisi gerçek dünyanın Tony Stark’ı (Iron Man) olarak anılan bir teknoloji girişimcisi. Servetini PayPal’i kurup Ebay’a satarak elde eden, şimdilerde Tesla Motors ve Uzay Araştırma Teknolojileri Kuruluşu SpaceX şirketlerinin CEO’su olarak bir yandan insanlığı Mars’a taşıyacak roketleri diğer yandan dünyanın en hızlı ulaşım aracı olacak Hyperloop’u geliştiren Elon Musk, ne ilginçtir ki yapay zekanın hızlı gelişiminden korkuyor. Üstelik Musk, daha mart ayında insan beyni ve bilgisayarlar arasında doğrudan iletişim kuracak bir arayüz geliştirmek amacıyla Neuralink adıyla yeni bir şirket kurdu. Teknolojinin gelişimi konusundaki tüm bu çalışmalarına karşın Musk, birkaç yıldır yapay zeka konusunda uyarılarda bulunuyor. Son olarak geçtiğimiz ay ABD Ulusal Yerel Yöneticiler Birliği Yaz Toplantısı’nda yaptığı konuşmada yapay zeka için “medeniyetin karşı karşıya olduğu en büyük risk” tanımlaması yaparak, önleyici hamleler yapılması gerektiğini savundu.

Dahi girişimci Musk, Mars’ta koloni kurma hedefinin nedenlerinin birinin de ‘muhtemel bir yapay zeka ayaklanmasına karşı bir yedek plan oluşturmak’ olduğunu açıklarken şu uyarılarda bulundu:

  • “Yapay zeka insan medeniyetinin varlığına karşı temel bir risk taşıyor. İnsanlar sokaklarda insan öldüren robotların dolaştığını görmeye başlamadan bu sorunun farkına varamayacak çünkü şu anda her şey çok uçuk bir fikirmiş gibi duruyor.”
  • “Yapay zeka, tepkiyle değil önleyici düzenlemelerle kontrol altına almamız gereken nadir durumlardan biri. Çünkü tepki vermek istediğimizde artık çok geç olacağını düşünüyorum.”
ZUCKERBERG: KORKU TACİRLERİ

Musk’ın bu endişelerini ilk kez dile getirmiyordu. Ancak Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’ten “Korku tacirliğinden yoruldum” şeklinde bir yorum gelince, yapay zeka ile ilgili bir tartışma bir an da dünya gündemine oturdu. Facebook’taki canlı yayında, yapay zekanın hastalık teşhisi koyma ve araba kullanma gibi hayat kurtarıcı hizmetler vereceğini anlatan Zuckerberg, Musk’ın sözlerini hatırlatan bir soruya şu yanıtı verdi:

  • “Yapay zekanın bize zarar vereceğini söyleyenleri duyunca düşünüyorum ki teknoloji hem iyi hem de kötü şeyler için kullanılabilir. Yapay zekayı inşa ederken çok dikkatli olmak gerek. Ne için üretildiği ve nasıl kullanılacağı oldukça önemli. Fakat yapay zekanın geliştirilme sürecini yavaşlatmayı tartışanları hiç anlayamıyorum.”
Gelecekte inşa etmek istedikleri dünyada yapay zekanın önemli bir faktör olduğunu ve kendisinin bu teknolojiye iyimser yaklaştığını, ancak kıyamet senaryoları ile insanların korkutulduğunu dile getiren Zuckerberg’e, Musk’ın yanıtı ise gecikmedi. Musk, Twitter hesabı üzerinden paylaştığı “Mark’la bu konuyu konuştuk. Onun yapay zeka konusundaki kavrama kabiliyeti oldukça sınırlı” yorumu ile oldukça sert bir çıkışta bulundu.

Zuckerberg bu yoruma bir yanıt vermedi. Ancak birkaç gün sonra yaşanan bir gelişme, pek çok insana “Elon Musk haklı galiba” dedirtmeye yetti. Çünkü gelen haberlere göre; Facebook Yapay Zeka Araştırma Laboratuvarı’nda (FAIR) araştırmacılar, yapay zeka sayesinde birbirleri ile iletişim halinde olan bot’ların kendi aralarında bir dil geliştirdiğini fark etti ve bu nedenle makinelerin fişini çekti! Oysa bu chat bot’lar sadece İngilizce konuşacak şekilde programlanmıştı! Başlangıçta chat bot’lar diyalog becerilerini artırabilmeleri ve insanlar gibi pazarlık yapabilmeleri için serbest bırakılmıştı. Pazarlık yeteneklerini geliştiren ve blöf yapmayı öğrenen bot’lar ise bir süre sonra ise sadece kendilerinin anlayabileceği bir dil geliştirdi, kullandıkları kısaltmalar ve dilbilgisi araştırmacılara anlamsız gelse de botların anlaşabildikleri gözlemlendi. Elbette bu bir algoritma hatasıydı ancak Musk-Zuckerberg polemiği üzerine yaşanan bu son gelişme endişelerin boşu boşuna olmadığını da gösterdi.

Elbette yapay zeka insanların hayatını kolaylaştırmak amacıyla geliştiriliyor. Şimdilik basit komutlarla hesaptan hesaba para transfer eden, yol tarifi veren, hava durumunu bildiren ya da evde süt bitince online sipariş verebilen yapay zeka uygulamalarının yakın bir gelecekte çok daha önemli işler yapması bekleniyor. Örneğin; Google’ın hastaların tıbbi geçmişlerinin yüklendiği ve şu anda meme kanseri teşhisinde yüzde 89’luk bir başarı oranı yakalayan yapay zeka programın, bir pataloji öğrencisi gibi öğrenmeye devam ettiği ve ileride tıp uzmanlarına asistanlık yapabileceği söyleniyor. Birbirleri ile iletişim kuran akıllı makineler sayesinde acil yardım ve tıbbi müdahalelerde zaman kaybının önlenebilmesine yönelik bir sürü araştırma yürütülüyor.

Şu an için bu teknolojilerde yolun çok başında olduğumuz ortada. Bilim kurgu filmlerindeki yapay zeka uygulamalarına uzak olduğumuz da bir gerçek. Şimdilik böyle. Ancak teknoloji çok hızlı gelişiyor, yapay zeka uygulamaları da çok hızlı ilerliyor. Belki de insanlığın yapay zekanın yapabilecekleri kadar, yapay zekanın yapmaması gerekenleri de konuşması için en doğru zaman. Öyle ya, yapay zekanın ne kadar zeki olmasını istiyoruz? Kendi kendini kontrol edebilen, kendi kendini güncelleyebilen bir yapay zekaya ne kadar güvenmeliyiz? Bunun bir sınırı var mı? Bir sınır konulmalı mı? Sizce de yapay zeka etiği ve yapay zeka yasalarını konuşmanın vakti gelmedi mi?

  • Bu yazı Solunum Derneği TÜSAD için hazırlanmış ve ilk olarak Solunum Aktüel’de yayımlanmıştır.
2025 Nettunett. Tüm hakları saklıdır.